Türkiye-NATO Paneli Amsterdam’da Gerçekleşti

Hollanda’nın idari başkenti Lahey’de 24-25 Haziran’da düzenlenecek NATO Liderler Zirvesi marjında Amsterdam’da, Türkiye CumhuriyetiCumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından “Dönüşen Güvenlik ve Bilgi Temelli Sınamalar Karşısında Türkiye ve NATO” başlıklı panel gerçekleştirildi.
Panele, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nden Profesör Giray Sadık, Radboud Üniversitesi Parlamento Tarihi Araştırma Merkezi’nden Dr. Laurien Crump, Utrecht Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Dr. Nathan Meershoek ve Vrije Universiteit Amsterdam’dan Uluslararası Güvenlik Uzmanı Dr. Patrick A. Mello’nun yanı sıra Hollanda’daki Türk kurumlarının temsilcileri, uluslararası yetkililer, akademisyenler, gazeteciler ve diğer davetliler katıldı.
Prof. Dr. Kılıç Buğra Kanat’ın moderatörlüğünde gerçekleşen panel, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un video mesajıyla başladı.
Altun, NATO’nun, kurulduğu günden bu yana bölgesel ve küresel güvenliğin sağlanması noktasında en etkili güvenlik ittifakı olduğunu vurguladı.
İttifak’ın, Soğuk Savaş döneminde ve sonrasında her zaman değişen şartlara adapte olabildiğine dikkati çeken Altun, NATO’nun, yıllar boyu sadece Avrupa-Atlantik bölgesinde değil, küresel alanda da güvenlik ve istikrarın sağlanmasında önemli rol üstlendiğini ifade etti.
“Türkiye askeri gücünü stratejik iletişimle destekliyor”
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nden Prof. Dr. Giray Sadık, Türkiye’nin Avrupa’nın en büyük NATO üyesi ülkesi olarak askeri gücünü stratejik ve güçlü iletişimle desteklediğini dile getirdi.
Sadık, önümüzdeki yıl NATO Zirvesi’nin Türkiye’de olacağını belirterek, icraatlerin vaatlerden daha önemli olduğunu vurguladı.
Hibrit tehditlerin yaşandığı bir dönemde iletişimin barış zamanı önemliyken savaş zamanı daha da önemli hale geldiğini söyleyen Sadık, “Hibrit tehditler dezenformasyon ve manipülasyon faaliyetleriyle barış ve güvenliği sarsıyor.” dedi.
AB’nin savunma mimarisine Türk firmalarının katkısı
Utrecht Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Dr. Nathan Meershoek, NATO’nun üye ülkelerden gayrisafi yurt içi hasılasının (GSYİH) yüzde 5’ini savunma harcamalarına ayırması kararının, Avrupa’da bu paranın nasıl harcanacağını ve Avrupa güvenlik ihtiyaçlarına nasıl yansıyacağını anlattı.
AB üyesi ülkelerin Rusya- Ukrayna Savaşı’nda Ukrayna’ya çok ciddi mühimmat ve askeri teçhizat sağladığını belirten Meershoek, “En büyük katkı ABD’den geliyor ve Ukrayna Rusya’ya karşı savaşta hala çok ciddi oranda ABD’nin silah tedarikine bağımlı.” ifadelerini kullandı.
Meershoek, AB’nin savunma mimarisinde Türk firmalarının da yer almasının Türkiye ile AB arasında yapılacak anlaşmalara bağlı olacağını söyledi.
AB’nin karar alma mekanizması ve Macaristan’ın özellikle AB olarak Ukrayna’yı destekleme kararlarındaki direncini anlatan Meershoek, AB’nin karar alma mekanizmalarında zorluklar yaşandığını ve özellikle ABD’den bağımsız bir politika geliştirme ve AB’nin bağımsız bir güvenlik politikası oluşturma çabalarının varlığını anlattı.
“Türkiye çifte standarda düşmeme noktasında Avrupa ülkelerinden daha başarılı”
Radboud Üniversitesi Parlamento Tarihi Araştırma Merkezi’nden Dr. Laurien Crump, günümüzde yaşananların 1930’lardaki aşırılıkçı söylemleri hatırlattığını anlatarak, popülizm ve otoriterliğin birçok ülkeyi içe döndürdüğünü kaydetti.
Crump, Türkiye’nin AB’nin güvenlik mimarisinde çok önemli bir yeri olduğunu ifade ederek, “Tarihi açıdan çok kritik bir noktadayız ve NATO’nun her zamankinden daha fazla birlik içinde olması gerekiyor. Bunda Türkiye’nin rolü çok önemli.” vurgusunu yaptı.
Hollanda’nın, Türkiye gibi Gazze ve Ukrayna’da tutarlı tutum sergileyemediğini anlatan Crump, “Türkiye’nin çifte standarda düşmeme noktasında çoğu Avrupa ülkesinden daha başarılı olduğunu” söyledi.
” İsrail’e yaptırım uygulanmaması çifte standart”
Crump, uluslararası hukuku ihlal ettiği gerekçesiyle Avrupa’nın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yaptırım uyguladığını söyleyerek, “Bunun daha beterini yapan ve uluslararası hukuku mahveden İsrail’e karşı hiçbir adım atmadılar ve çifte standart uyguladılar.” değerlendirmesinde bulundu.
Gazze’de yaşanan soykırımın görmezden gelindiğini ancak Türkiye’nin bu noktada ciddi çaba gösterdiğini ve bölgesindeki problemler için iyi bir arabulucu ülke olabileceğini aktaran Crump, Ukrayna ve Orta Doğu’nun birbirinden farklı görülmemesi gerektiğini ve NATO’nun bu anlamda ayrım gözeterek itibar kaybettiğini vurguladı.
Crump, İsrail’i eleştirme noktasında Türkiye dışındaki NATO ülkelerinin sessiz davrandığını belirterek, “Türkiye’nin bu anlamda diğer NATO ülkelerinden daha tutarlı bir tutum sergilediğini” ifade etti.
NATO’nun geleceği hakkında ise Türkiye dışındaki diğer NATO ülkelerinin de Ukrayna müzakereleri noktasında daha aktif tutum alması gerektiğini dile getiren Crump, Türkiye’nin Ukrayna konusunda çok stratejik, önemli ve güçlü bir konumda olduğunu ve bunun herkes tarafından yakından bilindiğini kaydetti.
“İran hukuka uygun hareket ediyor”
Crump, AB’nin kendi müttefiki gördüğü İsrail gibi ülkelere yaptırım yapmakta çekimser kalırken, kendisine müttefik görmediği Rusya, İran gibi ülkelere çok hızlı ve ittifak halinde yaptırım uyguladığını belirterek, “Günümüzde İsrail ve ABD’nin hava saldırıları dikkate alındığında İran hukuka uygun hareket ediyor.” dedi.
Batı’nın Orta Doğu politikalarının birçok çifte standarda sahne olduğuna işaret eden Crump, bunlar arasında Suriye’deki yıllarca süren iç savaş, savaş suçları ve mülteci krizine karşı güçlü bir yanıt verilememesinin de yer aldığını aktardı.
Almanya savunma harcamaları artıyor
Vrije Universiteit Amsterdam’dan Dr. Patrick A. Mello, Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan sonra Almanya’nın savunma sanayisi harcamaları ve politikalarındaki değişimleri anlattı.
Mello, Almanya’nın artık daha fazla hava gücüne yatırım yaptığını, ABD’den F-35 satın alma yoluna gideceğini ve özellikle Litvanya gibi NATO’nun doğu kanadındaki misyonlara daha fazla asker konuşlandırdığını ifade etti.
Almanya’ya, Avrupa Birliği güvenlik mimarisinde diğer üye devletlerden daha fazla katkı sağlayan bir rol biçildiğini söyleyen Mello, 1964’ten bu yana Almanya’nın savunma harcamalarında diğer ülkelerdekine benzer şekilde bir azalma olduğunu ve bu eğilimin değişerek artık savunma harcamalarının artacağını söyledi.
Mello, Almanya’nın Taurus silah sisteminin kullanımını geliştirmeyi sürdürdüğünü ancak henüz Ukrayna’ya vermeyi düşünmediğini belirterek, Almanya’da savaş karşıtı hareketlerin giderek güçlendiğini anlattı.
Avrupa’nın hem kendisini askeri anlamda daha da güçlendirmek istediğine ancak ABD’ye giderek daha bağımlı hale geldiğine dikkati çeken Mello, AB’nin, ABD’den bağımsız savunma politikaları geliştirmesinin daha sağlıklı olacağını ifade etti.
Panel, aile fotoğrafının çekilmesiyle sona erdi.
Haber Kaynak : SONDAKIKA.COM
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”